-
1 manger
Iv tavaler, consommer yemek [je'mec]◊J'ai mangé une pomme. — Bir elma yedim.
IIv iyemek [je'mec] -
2 cuisine
-
3 déjeuner
Iv i1 à midi öğle yemeği yemek◊Nous avons déjeuné chez moi. — Öğle yemeğini evimde yedik.
2 le matin sabah kahvaltısı yapmak◊Il a très peu déjeuné. — Çok az kahvaltı yaptı.
IIn m1 repas du midi öğle yemeği◊Le déjeuner est prêt. — Yemek hazır.
♦ déjeuner d'affaires iş yemeği2 petit déjeuner sabah kahvaltısı -
4 dévorer
-
5 menu
In m1 au restaurant yemek listesi2 informatique bilgisayar mönüsüIIufak tefek [u'fak te'fec]ufak parçalar -
6 prendre
Iv t1 saisir almak2 tenir -(y)a almak3 -den almak4 aller chercher gidip aramak, almak5 yerine koymak6 obtenir edinmek, ele geçirmek7 içmek, yemek [je'mec]8 nécessiter ayırmak, almak9 yakalamak10 tutmak11 yakalamak12 utiliser, faire bir şey yapmak13 prendre l'air hava almak14 prendre feu ateş almak15 prendre l'eau su almakIIv ifonctionner çalışmak -
7 restaurer
-
8 chipoter
v i◊Elle chipote à table. — Masada iştahsız yemek yiyor.
-
9 cochon
-
10 croquer
-
11 cuisiner
v tyemek pişirmek◊Elle sait cuisiner. — Bayan yemek pişirmesini biliyor.
-
12 formule
n f1 expression kalıplı söz2 façon yapma biçimi◊Il a choisi la bonne formule. — Doğru sözleri seçti.
3 présentation sunuş, biçim [bi'ʧim]4 menu yemek sabit fiyatı5 math formül [foɾ'myl] -
13 plat
-
14 recevoir
v t1 avoir almak2 subir almak, yemek [je'mec]3 admettre sınav kazanmak◊Il a été reçu au concours. — Sınavı kazandı.
4 inviter evine davet etmek5 accueillir kabul etmek◊Nous avons été très bien reçus. — Çok güzel kabul gördük.
-
15 repas
n mnourriture yemek [je'mec] -
16 reste
n m1 le restant kalan [ka'ɫan]◊Il travaille six mois et voyage le reste de l'année. — Altı ay çalışır ve yılın geri kalan kısmında seyahat eder.
a yemekte yenmeyen, artıklarb geriye kalan3 du reste zaten◊Il est tard, du reste, je dois partir. — Geç oldu, zaten, gitmem gerek.
-
17 se bourrer
v prse bourrer de qqch bir şeyden tıka basa yemek -
18 absorber
v t1 un liquide emmek◊La terre a absorbé toute l'eau. — Toprak bütün suyu emdi.
2 de la nourriture yemek, içmek◊Il ne peut rien absorber. — Ağzına hiçbir şey alamıyor.
3 accaparer düşündürmek◊Ses pensées l'absorbent totalement. — Düşünceleri onu büsbütün meşgul ediyor.
-
19 accommoder
v tyemek pişirmek◊accommoder un poisson / une viande — bir balığı usulunce hazırlamak
-
20 aimer
v t1 d'amour sevmek2 d'amitié dostça sevmek◊Je l'aime bien. — Onu dostça seviyorum
3 qqch sevmek4 souhaiter istemek◊J'aimerais que tu rentres plus tôt. — Eve daha erken dönmeni isterim.
5 aimer mieux yeğlemek◊Il aime mieux aller au cinéma. — Sinemaya gitmeyi yeğliyor.
См. также в других словарях:
yemek — yemek, yeylp telef etmek, I, 55, 66, 79, 88, 116, 318, 323, 342, 343, 504; I I, 69,70. 311; III, 9, 16, 31, 67, 146 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yemek — 1. is., ği 1) Yemek yeme, karın doyurma işi Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. N. Cumalı 2) Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam 3) Günün belli saatlerinde yenilen besin Yemek ya kahvaltıda ya da yemekte yenir. Arada bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek masası — is. Üzerinde yemek yemek amacıyla kullanılan masa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek odası — is. Yemek yenilen oda, yemek salonu, salamanje … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek salonu — is. Yemek odası Apartman kapısından içeriye girince küçük bir yemek salonu göze çarpıyordu. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek yemek — karın doyurmak Yemek yerken içtiğim iki şişe su, bir ter seli hâlinde ensemden boynuma doğru akıyordu. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek borusu — is., anat. 1) Besinleri ağızdan mideye ulaştıran kasla çevrili zarsı kanal 2) ask. Yemek vaktini bildirmek için çalınan boru … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek duası — is. Yemek yedikten sonra Allah a şükretmek için edilen dua … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek listesi — is. Yemek yenilecek yerlerde mevcut yemekleri gösteren liste … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek çıkarmak — ağırlamak için yemek sunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yemek dolabı — is. Yemeğin saklandığı dolap … Çağatay Osmanlı Sözlük